Çarşamba, Nisan 3

bikbik..

bazı güzel yazılar ne yazacağınıza dair en ufak bir fikriniz olmadan yazmaya başladığınız zamanlarda ortaya çıkar.. bu bir tespit değil bir temennidir.. nereye gideceğinizi bilmeden valizinizi hazırlayıp yola koyulduğunuzu düşünün.. amaç bir yere varmak değil.. yolda olmak.. bir sonuca ulaşmak değil sadece yazmak.. yazmak ama ne okur ne yazar ne edebiyat ne benlik ne derdini anlatmak için.. salt yazıyor olmak için yazmak..

ancak bu temenni her zaman gerçek olmaz.. hatta çoğu zaman gerçek olmaz.. genellikle sonradan okuduğumda götüme benzeyen ürünler çıkar ortaya.. bunlardan bazılarını siz de okudunuz.. biliyosunuz.. bi kısmını sadece ben okudum.. siz bilmiyosunuz.. bilmeyin canım siz de her şeyi.. bakın her boku bilen insan iticiliğinden kurtarıyorum böylece.. hem de suçu üzerime almak pahasına..

bi kaç yıl öncesine kadar yazmak benim için bi rahatlama biçimiydi.. defi hacet gibisinden.. sonra ne olduysa oldu.. uzaklaştım bu keyifli uğraştan.. şimdilerde anlamaya çalışıyorum.. hakket ne oldu lan.. niye yazmıyorum ya da yazamıyorum artık.. bu soruyu bazı okuyucular da ara ara soruyor bana.. halbuki soru sorulmaz.. ölü ölmüyosa yangın yanmıyosa soru da sorulmaz.. peki ne sorulur.. bişe sorulur.. bişe sorcam.. olum ben neden yazamıyorum lan.. yani yazıyorum tabi bişeyler ama neden eskiden aldığım lezzeti alamıyorum yazarken.. tamam her boku bilen insan olmayın dedim ama bi boku da bilin be kardeşim.. bi deyiverin hele.. neden..

cevab veremediniz çünkü veremezsiniz çünkü her ne kadar ben öyleymişiz gibi yapıyosam da kardeşler kıraathanesinde karşılıklı çay sohbeti yapmıyoruz burda.. neyse.. bi cevabı olanlar bi mektup yazsın yollasın.. hem benim de okuyucu mektuplarım olur.. ne güzel ironi di mi.. yazamayan yazarın neden yazamadığını yazan okuyucu mektupları.. tam külahları değişmek işte.. eski okur şimdi yazar.. beriki oldu okur.. falan filan.. geçelim..

şimdi.. benim malum soruya bulduğum cevaba geliyorum.. şu ki.. içerik sıkıntım yok.. allahıma bin şükür aklım fikrim hayalim yerinde.. yazmalık mevzu var yani.. yazsam roman olur gibi değil de.. ne bileyim öykü olur.. kısa öykü olur.. o da olmadı haiku olur.. ki kendisi tweet kavramının bin yıl önceki halidir bir bakıma.. olur yani bişeyler.. olmuyosa sebebi şu ki.. az önce de bu girişi yapmıştım ama demekki girilmiyo öyle kolay.. zorlamak gerek biraz daha.. şuu kiii.. benim belli bi üslubum yok.. evet yok.. yok.. hayır yok.. olmadı.. olamadı.. olamayorudu.. eski yazdıklarıma bakıyorum da.. o sıra ne okumuşsam.. kimlerle düşüp kalkmışsam derleyip bi üslup oluşturmuşum kendimce.. ama kendim de değil hani.. bi yazının girişi birini andırıyor.. ötekinin örgüsü bi başkası gibi kokuyor.. bi başkası komple etki altında alınmış ifade gibi.. bir türlü kendim olamamışım.. belki de bir kendim yokmuştu.. bir kendim bile yok anlıyor musun.. hadi gülümse.. gül gül.. valla sorun değil.. gül bakalım ağlamaklı halime..

ee nolcak şimdi.. valla bilmiyorum.. heralde geldiği istikamette gidecek gittiği kadar.. başkalarının diliyle kendi hikayemi anlatmaya devam edicem.. belki kendi dilimi bulduğumda da başkalarının hikayelerini anlatırım.. ödeşiriz.. napıcan.. akıtıcan içindeki zehiri..